


https://elaine.mayoris.com/.../13fmjhyxej3uq47my2jh5.../2866
The European Correspondent haberi Türkçe çevirisi:
Avrupa’nın “kedi başkenti” en tüylü sakinlerine sırtını dönüyor.
İstanbul’da kediler her yerdedir: Sultanahmet Camii’nin taş döşeli avlusunda uzanmış, Galata Kulesi’nin tepesinde uyuklayan, Boğaz vapurlarının arasında süzülürken... Onlar bu şehrin kimliğinin bir parçasıdır; insanlar ve hayvanlar arasında kurulmuş benzersiz bir toplumsal sözleşmenin simgesidir. Ancak bu denge artık tehdit altında.İçişleri Bakanlığı’nın talimatları doğrultusunda, “kamu güvenliği” gerekçesiyle İstanbul’un sokak kedileri de toplanmaya başladı.Hayvan hakları savunucuları bunun bir çözüm değil, sokak hayvanlarına karşı “cezalandırma mekanizması” olduğunu belirtiyor.
Hayvan Hakları Federasyonu (HAYFED) Başkanı Nihal Kasa, Türkiye genelinde binden fazla belediyenin barınağa sahip olmadığını söyleyerek, hayvanların “geçici toplama istasyonları” adı verilen ölümcül koşullara sahip yerlere gönderildiğini vurguluyor.“Bu yasa sorunu çözmüyor,” diyor Kasa, The European Correspondent’a verdiği demeçte. “Bir yanda kontrolsüz üremenin, diğer yanda sistematik öldürmelerin sürdüğü kısır bir döngü yaratıyor.”Hayvan krizi yalnızca İstanbul’la sınırlı değil. Türkiye’deki yaklaşık 1.400 belediyeden yalnızca 322’sinin hayvan barınağı bulunuyor; ancak bu barınakların toplam kapasitesi, ülkedeki dört milyon civarındaki sahipsiz hayvanın ihtiyacını karşılamaktan çok uzak. Kaynak yetersizliği nedeniyle birçok yerel yönetim yasa dışı ve çoğu zaman şiddet içeren yöntemlere – toplu öldürmelere – başvuruyor.
Avrupa’da ise insancıl Yakalama-Kısırlaştırma-Serbest Bırakma (CNR) programları farklı bir yol gösteriyor. Roma’da uygulanan “öldürmeme” politikası, serbest dolaşan kedilerin zorunlu kısırlaştırılmasını, kedi kolonilerinin yasal olarak tanınmasını ve korunmasını sağlıyor. Türkiye yasaları da benzer insancıl çözümler öngörüyor, ancak uygulama hâlâ zayıf.İstanbul’da ise hızlı ve kaotik kentleşmeye rağmen kediler uzun süredir şehrin ekosisteminde önemli bir rol oynuyor: fareleri ve böcekleri kontrol ederek hijyenin korunmasına, hastalıkların önlenmesine katkı sağlıyorlar – üstelik bunu hiçbir belediye hizmetinin başaramadığı ölçüde yapıyorlar.Kent sakinlerinin çoğu kedileri beslemeye ve korumaya devam ediyor: kapı önlerine mama kapları koyuyor, küçük ahşap barınaklar yapıyor, hatta kış gecelerinde dükkânlarının kapılarını açık bırakıyorlar. Birçok kişi için kedilere bakmak bir hayır işi değil, bir yurttaşlık görevi – çünkü bu, İstanbul’u İstanbul yapan şeylerden biri.